Fatih Çınar, İsmail Sivâsî’nin 1521’den sonra doğmuş ve 1591’den sonraki bir tarihte vefat etmiş olabileceğinden söz eder (1). Onun “Şemseddin Sivâsî’den her yönü ile faydalandığı” anlatılır. Şemseddin Sivâsî, kardeşinin ilim sahibi ve maneviyat ehli birisi olması için elinden geleni yapmaya gayret etmiştir. Ayrıca İsmail Efendi’nin üzerinde babası Mehmet Arif Efendi’nin, ağabeyleri Muharrem ve İbrahim Efendilerin de etkilerini inkâr etmemek gerekir
İsmail Efendi’nin babası “Ebü’l-Berekât” lakabıyla anılan Mehmet Arif Efendi’dir. Hakkında kaynaklarda ariflere ve âlimlere olan sevgi ve saygısı konusunda rastlanılan bilgilerin dışında fazla bir bilgi yoktur. Annesi hakkında ise isminin Sultan Hanım olduğu ve kendisinin ibadet ehli, peygamber âşığı bir kadın olduğu anlatılmaktadır. İsmail Sivâsî’nin en büyük ağabeyi Muharrem Efendi (ö.1591)’dir (2). Muharrem Efendi, Abdurrahmân Câmî’nin Kâfiye’sini “Hâşiye ale’l-Fevâidü’z-Ziyâiyye ale’l-Kâfiye” ismi ile şerh etmiş ve bu eseri uzun yıllar Osmanlı medreselerinde başucu kitabı olarak okutulmuştur. 1591 yılında Zile’de vefat eden Muharrem Efendi ve babası Mehmet Arif Efendi’nin kabirleri Zile Devlet Hastanesi’nin bahçesindedir. İsmail Sivâsî’nin Muharrem Efendi’den küçük olan ağabeyinin ismi İbrahim Sivâsî’dir. (ö.1591) Kaynaklarda, İbrahim Sivâsî’nin muttaki, mütevazı, hâfız-ı Kur’ân, ilmi ile âmil, gece-gündüz kıraatle meşgul olan seçkin birisi olduğu ve Recep Efendi’nin babası olduğu bilgilerine rastlanmaktadır. Sivas’a Şemsi Sivâsî ile birlikte hicret eden İbrahim Sivâsî Meydan Camii İmam-Hatipliğini devam ettirirken 1591 yılında vefat etmiştir. Halvetîyye tarikatının Şemsiyye yolunu tesis eden Şemseddin Ahmed Sivâsî (ö.1597) ise İsmail Sivâsî’nin üçüncü ağabeyidir. Sivas’ta Vali Koca Hasan Paşa tarafından yaptırılan Meydan Camii’ne davet edilince ailesi ile birlikte Sivas’a hicret etmiş ve vefatına kadar burada insanları irşâd ile meşgul olmuştur. Yarısı manzum olmak üzere ondan fazla esere imza atan Şems, birçok halife yetiştirip hayatının son döneminde III. Mehmet Han ile Eğri Seferi’ne katılmış bu seferden kısa bir süre sonra Sivas’ta vefat etmiş ve yıllarca hizmet ettiği Meydan Camii avlusuna defnedilmiştir.
Sivas müftülüğü görevini ölünceye kadar sürdüren İsmail Sivâsî’nin eşi ve çocuklarına dair kaynaklarda sınırlı bilgiler bulunmaktadır. Torunlarından Abdülehad Nûrî-i es-Sivâsî’ye âit bilgilerden hareketle Muslihuddin Mustafa Safâyî (ö.?) isimli bir oğlu olduğu, bu çocuğunun, abisi Muharrem Efendi’nin kızı Safâ Hatun ile evlendiği ve bu evliliklerinden Abdülehad Nûrî Efendi’nin dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Recep Sivâsî’nin “Necmü’l-Hüdâ” isimli eserinde İsmail Sivâsî ve oğulları hakkındaki şu tespitleri yapar.
“İsmail Sivâsî, sâlih, temiz, haktan ayrılmaz, kâiru’l-Kur’ân bir zattı. Şemseddin Sivâsî ile birlikte Hicaz’a gitmişti. Tahdîs-i nimet olarak; ‘Benden asla günah-ı kebâir sâdır olmamıştır’ derdi. İsmail Efendi’nin iki oğlundan birisi olan Feyzullah Efendi Hasan Paşa Meydan Camii’nin hatibi idi. Âlim, muttaki, sâlih ve halim bir zattı. Sivas’taki eşkıyaların fitnesinde öldü. Diğeri yukarda bahsettiğimiz Avnullâh Efendi’dir. Saf, temiz, âlim, halîm ve selîm bir zattı. Şems-i Sivâsî ile birlikte Dâru’s-Saltana’ya girmiş, Sultan Murâd’ın muallimi Mevlâna Sâdeddin’den okumuş, ondan mülâzim olduktan sonra medreselerde müderris olmuştur.”
İsmail Efendi’nin babası “Ebü’l-Berekât” lakabıyla anılan Mehmet Arif Efendi’dir. Hakkında kaynaklarda ariflere ve âlimlere olan sevgi ve saygısı konusunda rastlanılan bilgilerin dışında fazla bir bilgi yoktur. Annesi hakkında ise isminin Sultan Hanım olduğu ve kendisinin ibadet ehli, peygamber âşığı bir kadın olduğu anlatılmaktadır. İsmail Sivâsî’nin en büyük ağabeyi Muharrem Efendi (ö.1591)’dir (2). Muharrem Efendi, Abdurrahmân Câmî’nin Kâfiye’sini “Hâşiye ale’l-Fevâidü’z-Ziyâiyye ale’l-Kâfiye” ismi ile şerh etmiş ve bu eseri uzun yıllar Osmanlı medreselerinde başucu kitabı olarak okutulmuştur. 1591 yılında Zile’de vefat eden Muharrem Efendi ve babası Mehmet Arif Efendi’nin kabirleri Zile Devlet Hastanesi’nin bahçesindedir. İsmail Sivâsî’nin Muharrem Efendi’den küçük olan ağabeyinin ismi İbrahim Sivâsî’dir. (ö.1591) Kaynaklarda, İbrahim Sivâsî’nin muttaki, mütevazı, hâfız-ı Kur’ân, ilmi ile âmil, gece-gündüz kıraatle meşgul olan seçkin birisi olduğu ve Recep Efendi’nin babası olduğu bilgilerine rastlanmaktadır. Sivas’a Şemsi Sivâsî ile birlikte hicret eden İbrahim Sivâsî Meydan Camii İmam-Hatipliğini devam ettirirken 1591 yılında vefat etmiştir. Halvetîyye tarikatının Şemsiyye yolunu tesis eden Şemseddin Ahmed Sivâsî (ö.1597) ise İsmail Sivâsî’nin üçüncü ağabeyidir. Sivas’ta Vali Koca Hasan Paşa tarafından yaptırılan Meydan Camii’ne davet edilince ailesi ile birlikte Sivas’a hicret etmiş ve vefatına kadar burada insanları irşâd ile meşgul olmuştur. Yarısı manzum olmak üzere ondan fazla esere imza atan Şems, birçok halife yetiştirip hayatının son döneminde III. Mehmet Han ile Eğri Seferi’ne katılmış bu seferden kısa bir süre sonra Sivas’ta vefat etmiş ve yıllarca hizmet ettiği Meydan Camii avlusuna defnedilmiştir.
Sivas müftülüğü görevini ölünceye kadar sürdüren İsmail Sivâsî’nin eşi ve çocuklarına dair kaynaklarda sınırlı bilgiler bulunmaktadır. Torunlarından Abdülehad Nûrî-i es-Sivâsî’ye âit bilgilerden hareketle Muslihuddin Mustafa Safâyî (ö.?) isimli bir oğlu olduğu, bu çocuğunun, abisi Muharrem Efendi’nin kızı Safâ Hatun ile evlendiği ve bu evliliklerinden Abdülehad Nûrî Efendi’nin dünyaya geldiği anlaşılmaktadır. Recep Sivâsî’nin “Necmü’l-Hüdâ” isimli eserinde İsmail Sivâsî ve oğulları hakkındaki şu tespitleri yapar.
“İsmail Sivâsî, sâlih, temiz, haktan ayrılmaz, kâiru’l-Kur’ân bir zattı. Şemseddin Sivâsî ile birlikte Hicaz’a gitmişti. Tahdîs-i nimet olarak; ‘Benden asla günah-ı kebâir sâdır olmamıştır’ derdi. İsmail Efendi’nin iki oğlundan birisi olan Feyzullah Efendi Hasan Paşa Meydan Camii’nin hatibi idi. Âlim, muttaki, sâlih ve halim bir zattı. Sivas’taki eşkıyaların fitnesinde öldü. Diğeri yukarda bahsettiğimiz Avnullâh Efendi’dir. Saf, temiz, âlim, halîm ve selîm bir zattı. Şems-i Sivâsî ile birlikte Dâru’s-Saltana’ya girmiş, Sultan Murâd’ın muallimi Mevlâna Sâdeddin’den okumuş, ondan mülâzim olduktan sonra medreselerde müderris olmuştur.”
------
(1) Fatih Çınar, İsmail Sivasi ve sufilerin raks deveranı hakkında verdiği fetvası
(2) Abdulhalim Durma, Evliyalar Şehri Tokat