İlçeye 32 km. mesafede bulunan ve eski adı önce "Kaşlı" ve sonra "Cogi" olan Avşar köyü sınırları içinde yer alan Cogi Baba türbesi, köyün güney batısında yer alır . Türbe içinde Cogi Baba’ya ait olduğu belirtilen bir mezar vardır. Ayrıca türbe içerisinde duvarda asılmış bir Kuran-ı Kerim, On İki İmama ve Hz. Ali'ye ait olduğu söylenen resimler bulunur. Türbenin çevrede herkes tarafından bilindiği ve yoğun bir ziyaretçi akınına uğradığı görülür. Anlatıldığına göre, Coğ Baba ya da Cuva Baba diye de bilinen Cogi Baba, belli bir zaman aralığına sığdırılamayan bir seyyid, bir Horasan Ereni’dir. Bir yandan Battal Gazi'nin askerlerinden kahraman bir erdir, diğer yandan Eyyub El Ensari’nin seferinde yer alır. Dolayısıyla Ermenilerle yapılan bir savaşta şehit olduğuna ve bugünkü türbenin bulunduğu yere gömüldüğüne inanılır. Cogi Baba’nın, Abbasiler zamanında yaşanan fetih hareketleri sebebiyle bu bölgeye gelip burada şehit olduğunu söyleyenler de vardır. Onun, Zara’nın manevi mimarı ve koruyucusu olarak kabul edilen Şeyh Merzubân Veli hazretleri gibi peygamber sülalesinden olduğu şeklinde de rivayetler ileri sürülür. Bu sebeble Osmanlı Devleti, Cogi Baba’nın torunlarına, ellerindeki şecereye binaen sancak verdiği ancak söz konusu sancağın daha sonra Şarkışla'nın Ağcakışla bucağına bağlı Alaman köyüne götürüldüğü ve şu anda elde mevcut olmadığı ileri sürülür. Diğer taraftan, Cogi Baba'nın da Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Balkaya köyünde türbesi olan Seyyid Şeyh El-Kirzi Hazretleri gibi Ehli Beyt soyundan olduğu ve El-Kirzi ile kardeş veya akraba olduğu ve aynı görevle Cogi köyündeki arazide görevlendirilmiş olduğu da kabul edilir .
Anlatıldığına göre, yöre halkı tarafından 'Sabe' olarak adlandırılan türbenin Peygamberin kumandanlarından Cogi isimli zata aittir. Ancak şehit kumandanın cenazesi 200 m. kadar doğuda ve bugün Avşar Köyü sınırları içinde olan mezarlığa defnedilir. Zamanla komutan unutulmaz, kabri yeni baştan yapılır ve türbe haline getirilir. Vaktiyle burası sadece bir mezar halinde iken, daha sonra mezarın üzeri inşa edilerek türbe haline getirilir. Türbenin çevresi temiz ve düzenlidir. Buraya gelen ziyaretçilerin kurban kesebileceği bir alan, onun yanında da oturup yemek yenebilecek şekilde düzenlenmiş üstü kapalı bir oturma yeri vardır.
Cogi Baba’yı, İmranlı’ya bağlı köylerin yanı sıra Zara‘ya bağlı olup da o bölgeye yakın olan köylerin de ziyaret ettiği görülür. Çocuğu olmayan ya da düşük yapan kadınlar, Cogi Baba'yı ziyaret ederek Allah'tan bir çocuk vermesini dilerler. Bu dileklerinin kabul olması için de türbenin duvarına, penceresine veya orada bulunan ağaca yanlarında getirdikleri (bir çocuğun elbisesinden alınan) bir parça çaputu bağlarlar. Daha sonra Yünören'e gidip, Cogi Baba çeşmesinden su doldurur. Bu suyun birazını içer, kalan kısmını da banyo yapacağı suya katar. Bu su ile de banyo yaparak varsa hastalıklardan şifa bulacağına, günahlardan temizleneceğine inanır. Ayrıca ziyaretin duvarına taş yapıştırmaya çalışanlar da olur. Şayet taş duvara yapışırsa, kadının çocuğu olacağına inanılır. Çevre köylerde çocuğu olmayan ya da düşük yapan her hangi bir kadın, bu türbeyi ziyaret eder, adak adar ve sonra çocuğu olur da adağını yerine getirmezse, doğan çocuğun öleceğine dair bir inanç vardır. Sara hastalığı olanlar ile felçli hastalar da şifa niyetiyle buraya getirilirler. Bu şekilde getirilen hastaların çoğu, Allah'ın izni, Cogi Baba'nın himmetiyle şifa bulurlar. Evlenemeyenler ve kısmetinin kapalı olduğuna inananlar, Cogi Baba’ya gelerek dua edip adakta bulunurlar. Türbenin demirden yapılmış penceresinin parmaklıkları, farklı amaçlarla buraya gelen ziyaretçiler tarafından bağlanan ip ve çaputlarla doludur.
Cogi Baba çeşmesi, Yünören ile Avşar köyleri arasında bulunan yol üzerindedir. O bölgede yaşayan insanların inancına göre Cogi Baba bu sudan abdest almıştır. Bundan dolayı bu su, Cogi Baba’nın ismiyle anılır. Cogi Baba’nın türbesini ziyaret edenlerin, çoğunlukla bu çeşmeye de uğrayıp şifa amacıyla bu sudan içtikleri ve yanlarında getirdikleri kapları doldurup evlerine götürdükleri ve hastalara içirdikleri anlatılır. Bazı köylülere göre, her yıl hac mevsimi geldiği zaman hacı adayları niyet edip yola çıktıklarında bu çeşmenin suyu çekilir. Hacılar, hac ibadetlerini tamamlayarak memleketlerine dönmeye başladığı zaman tekrar akmaya başlar. Onlar, Cogi Baba Suyu’nun hacılarla beraber Kabe’ye giderek orada zemzem suyuna karıştığına, haccın tamamlanmasıyla da yine hacılarla beraber asıl yerine döndüğüne inanmaktadırlar. Başka bir söylentiye göre ise Cogi Baba Suyunun, üç ayların girmesiyle kızıla dönüp kan rengini aldığı şeklindedir. Ayrıca vücudunun her hangi bir yerinde ağrı hisseden bir kişinin Cogi Baba çeşmesinden alınan suyu ağrıyan yerine sürdüğünde şifa bulacağı şeklinde söylentiler vardır.
Cogi Baba’nın yöre halkı üzerinde tartışmasız bir ağırlığı olduğu söylenir. O hala büyük saygı görür, en büyük yemin onun üzerine edilir. Ve denilir ki, “Divriği, İmranlı, Zara ve Şarkışla köylerinde yaşayan Aleviler hâlâ sağ ellerinin başparmaklarının içini öperek, “Cogi Baba çarpsın ki” diye yemin ederler. Düşmanlarına karşı hâlâ onun kılıcından medet umarlar. “Kara Cölü’nün kılıcı boynundan geçsin kalbini vursun” cümlesi, bölge halkının dilindeki en büyük bedduadır.”
Şarkışla’nın mezrasındaki bir evde korunan sandukasının üzerinde bir teber (küçük balta), bir kalkan, bir de kırık kılıç bulunur. Kırık kılıç, kaybedilmiş bir savaşın anılarını canlı tutmak içindir.
2002’den beri her yıl Temmuz’un ilk haftası Sivas İmranlı Derneği ‘Geleneksel Cogi Baba Kültür Festivali’ düzenleyerek halkı bir araya getirir. Şenliklere ünlü sanatçılar da katılmaktadır.
Anlatıldığına göre, yöre halkı tarafından 'Sabe' olarak adlandırılan türbenin Peygamberin kumandanlarından Cogi isimli zata aittir. Ancak şehit kumandanın cenazesi 200 m. kadar doğuda ve bugün Avşar Köyü sınırları içinde olan mezarlığa defnedilir. Zamanla komutan unutulmaz, kabri yeni baştan yapılır ve türbe haline getirilir. Vaktiyle burası sadece bir mezar halinde iken, daha sonra mezarın üzeri inşa edilerek türbe haline getirilir. Türbenin çevresi temiz ve düzenlidir. Buraya gelen ziyaretçilerin kurban kesebileceği bir alan, onun yanında da oturup yemek yenebilecek şekilde düzenlenmiş üstü kapalı bir oturma yeri vardır.
Cogi Baba’yı, İmranlı’ya bağlı köylerin yanı sıra Zara‘ya bağlı olup da o bölgeye yakın olan köylerin de ziyaret ettiği görülür. Çocuğu olmayan ya da düşük yapan kadınlar, Cogi Baba'yı ziyaret ederek Allah'tan bir çocuk vermesini dilerler. Bu dileklerinin kabul olması için de türbenin duvarına, penceresine veya orada bulunan ağaca yanlarında getirdikleri (bir çocuğun elbisesinden alınan) bir parça çaputu bağlarlar. Daha sonra Yünören'e gidip, Cogi Baba çeşmesinden su doldurur. Bu suyun birazını içer, kalan kısmını da banyo yapacağı suya katar. Bu su ile de banyo yaparak varsa hastalıklardan şifa bulacağına, günahlardan temizleneceğine inanır. Ayrıca ziyaretin duvarına taş yapıştırmaya çalışanlar da olur. Şayet taş duvara yapışırsa, kadının çocuğu olacağına inanılır. Çevre köylerde çocuğu olmayan ya da düşük yapan her hangi bir kadın, bu türbeyi ziyaret eder, adak adar ve sonra çocuğu olur da adağını yerine getirmezse, doğan çocuğun öleceğine dair bir inanç vardır. Sara hastalığı olanlar ile felçli hastalar da şifa niyetiyle buraya getirilirler. Bu şekilde getirilen hastaların çoğu, Allah'ın izni, Cogi Baba'nın himmetiyle şifa bulurlar. Evlenemeyenler ve kısmetinin kapalı olduğuna inananlar, Cogi Baba’ya gelerek dua edip adakta bulunurlar. Türbenin demirden yapılmış penceresinin parmaklıkları, farklı amaçlarla buraya gelen ziyaretçiler tarafından bağlanan ip ve çaputlarla doludur.
Cogi Baba çeşmesi, Yünören ile Avşar köyleri arasında bulunan yol üzerindedir. O bölgede yaşayan insanların inancına göre Cogi Baba bu sudan abdest almıştır. Bundan dolayı bu su, Cogi Baba’nın ismiyle anılır. Cogi Baba’nın türbesini ziyaret edenlerin, çoğunlukla bu çeşmeye de uğrayıp şifa amacıyla bu sudan içtikleri ve yanlarında getirdikleri kapları doldurup evlerine götürdükleri ve hastalara içirdikleri anlatılır. Bazı köylülere göre, her yıl hac mevsimi geldiği zaman hacı adayları niyet edip yola çıktıklarında bu çeşmenin suyu çekilir. Hacılar, hac ibadetlerini tamamlayarak memleketlerine dönmeye başladığı zaman tekrar akmaya başlar. Onlar, Cogi Baba Suyu’nun hacılarla beraber Kabe’ye giderek orada zemzem suyuna karıştığına, haccın tamamlanmasıyla da yine hacılarla beraber asıl yerine döndüğüne inanmaktadırlar. Başka bir söylentiye göre ise Cogi Baba Suyunun, üç ayların girmesiyle kızıla dönüp kan rengini aldığı şeklindedir. Ayrıca vücudunun her hangi bir yerinde ağrı hisseden bir kişinin Cogi Baba çeşmesinden alınan suyu ağrıyan yerine sürdüğünde şifa bulacağı şeklinde söylentiler vardır.
Cogi Baba’nın yöre halkı üzerinde tartışmasız bir ağırlığı olduğu söylenir. O hala büyük saygı görür, en büyük yemin onun üzerine edilir. Ve denilir ki, “Divriği, İmranlı, Zara ve Şarkışla köylerinde yaşayan Aleviler hâlâ sağ ellerinin başparmaklarının içini öperek, “Cogi Baba çarpsın ki” diye yemin ederler. Düşmanlarına karşı hâlâ onun kılıcından medet umarlar. “Kara Cölü’nün kılıcı boynundan geçsin kalbini vursun” cümlesi, bölge halkının dilindeki en büyük bedduadır.”
Şarkışla’nın mezrasındaki bir evde korunan sandukasının üzerinde bir teber (küçük balta), bir kalkan, bir de kırık kılıç bulunur. Kırık kılıç, kaybedilmiş bir savaşın anılarını canlı tutmak içindir.
2002’den beri her yıl Temmuz’un ilk haftası Sivas İmranlı Derneği ‘Geleneksel Cogi Baba Kültür Festivali’ düzenleyerek halkı bir araya getirir. Şenliklere ünlü sanatçılar da katılmaktadır.