İlgaz ilçesinde bulunan Kayı Camii'nin inşası ile ilgili bir anlatıya göre Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) "İstanbul'u fetheden asker ne güzel askerdir" diyerek İstanbul'un fethini vasiyet edince Arap hükümdarları her yıl İ stanbul'a bilgi toplamak için adam gönderirlermiş. Bu kişiler de genellikle dervişler olurmuş. Bu dervişler aylar süren yolculuklarında Ilgaz güzergâhını kullanırlarmış. Yine bir yıl İstanbul'a giden Şeyh Muharrem ve Şeyh Mahmut isimli iki dervişin yolu Kayı Köyüne uğramış. Kayı köyü o zamanlar Oğuz Türklerinin Kayı boyundan göç edenlerin oturduğu beş-altı haneli küçük bir köymüş ve camisi yokmuş. Dervişler köylülere niçin camilerinin olmadığını sorunca, "Beş-altı haneyiz şu sıralar ihtiyaç az, imkânımız da yok" demişler. Dervişler ne olursa olsun Müslüman bir köyde cami olması gerektiğini söyleyince köylüler yakında yaparız diyerek dervişleri uğurlamışlar. Dervişler, olayı takip için dönüşte yine köye uğramışlar. Caminin yapılmadığını görünce köylüleri ikna etmeye çalışmışlar. Köylüler yakında başlarız diyerek dervişlerin gitmesini beklemişler. Durumu anlayan dervişler topladıkları bilgileri memleketlerine arkadaşları ile göndererek köyde kalmışlar. Ancak bütün çalışmalarına rağmen köylüyü cami yapımına ikna edememişler.
İki Derviş
Köy halkı bir gün sabaha karşı Ilgaz dağlarından gelen kağnı gıcırtıları ile uyanmış. Pencerelerinden bakınca gördükleri manzara karşısında şaşı rmışlar. Şeyh Muharrem'le Şeyh Mahmut kağnı arabalarına geyikleri koşmuş tomruk ve taş çektiriyorlarmış. Sadece ikisi çalışarak ve yardım istemeden camiyi bitirmişler. Köylüler olaylar karşısında dervişlerden utanarak onları memleketlerine göndermemişler. Şeyh Muharrem'in türbesi caminin yanında yapılmış. Şeyh Mahmut ise köylüye kızdığından ölünce Kayı köyünde defnedilmemeyi vasiyet etmiş.